Dekadan, Fransa’da ortaya çıkmış ve düşkünleşmiş, bozulma anlamına gelen, sıradan düzen çerçevesinin dışına çıkmış sanatçılara verilen isimdir. Modern sanatla birlikte, sanat akımlarının ortaya çıkmasıyla sanatçının toplumdaki ve sanattaki yeri/görevi yeniden tanımlanmıştır. Bu durum, sanatçıların kendilerini yakın hissettikleri dünyanın içerisinde bulmalarını sağlamıştır. Bazı sanatçılar, sanat eserlerinde melankoli, korku, takıntı ve kaygı gibi dekandan içeren kavramları artan bir şekilde yer vermişlerdir. Bu araştırmanın asıl amacı; Arnold Böcklin, Karl Wilhelm Diefenbach ve Lucian Freud’un üçer eserlerinde dekadans kavramını nasıl ele aldıklarını görmek, aynı zamanda bu kavramı renk, biçim ve kompozisyon açısından nasıl ifade ettiklerini değerlendirmek ve incelemektir. Bu araştırma, Arnold Böcklin’in “Ölüler Adası” (1886), “Keman Çalan Ölümle Otoportresi” (1872), “The Deposition” (1876); Karl Wilhelm Diefenbach’in “Monte Solaro'nun Gün Batımından Capri” (1913); “Öldürmeyeceksin” (1902), “Faraglioni Capri'de Fırtınalı Denizler” (1910), Lucian Freud’un “Francis Bacon’ın Portresi” (1956/57), “Ressamın Annesi Dinlenirken III” (1977) ve “Üçlü Portre” (1986/87) eserlerinden oluşup, üç sanatçı ve dokuz resim ile sınırlandırılmıştır. Bu makalede araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması ve veri analizi olarak betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Aynı zamanda araştırmada literatür taraması yapılmıştır. Üç sanatçının üçer eserinde dekadans kavramının etkisi görülmüştür. Böcklin, Diefenbach ve Freud’un resimlerinde renk kullanımı (örneğin, koyu tonlar, soluk renkler), biçim ve kompozisyon (örneğin, figürlerin düzeni, yüz ifadeleri), konu seçimi (kişisel yaşanmışlıklar, ölüm, melankoli, korku), semboller ve metaforlar (örneğin, iskeletler, çürüyen bitkiler, karanlık gökyüzü) açısından dekadans kavramını nasıl ifade ettiği analiz edilmiştir. Bu eserlerin, dekadans kavramı açısından benzer ya da farklı yaklaşımları nasıl sergilediği anlaşılmıştır.
Decadence is the name given to artists who emerged in France and who have fallen out of the framework of the ordinary order, which means degradation, degradation. With modern art, with the emergence of art movements, the place/role of the artist in society and art has been redefined. This situation has enabled artists to find themselves in the world they feel close to. Some artists have increasingly included concepts such as melancholy, fear, obsession and anxiety in their artworks. The main purpose of this research is to see how Arnold Böcklin, Karl Wilhelm Diefenbach and Lucian Freud deal with the concept of decadence in their three works, as well as to evaluate and examine how they express this concept in terms of colour, form and composition. This research is based on Arnold Böcklin's ‘The Isle of the Dead (1886), ‘Self-Portrait with Death Playing the Fiddle’ (1872), ‘The Deposition’ (1876); Karl Wilhelm Diefenbach's ‘Capri At Sunset From Monte Solaro’ (1913); ‘Thou Shalt Not Kill’ (1902), “Stürmische See bei den Faraglioni Capri” (1910), Lucian Freud's “Portrait of Francis Bacon” (1956/57), “The Painter's Mother at Resting III” (1977) and “Triple Portrait” (1986/87), and limited to three artists and nine paintings. In this article, case study, one of the qualitative research methods, was used as the research method and descriptive analysis method was used as data analysis. At the same time, a literature review was conducted in the research. The effect of the concept of decadence was observed in three works of three artists. Böcklin, Diefenbach and Freud's paintings were analysed in terms of the use of colour (e.g. dark tones, pale colours), form and composition (e.g. arrangement of figures, facial expressions), choice of subject (personal experiences, death, melancholy, fear), symbols and metaphors (e.g. skeletons, decaying plants, dark sky). It was understood how these works exhibit similar or different approaches to the concept of decadence.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.